Kasko Sigortasında Perte Ayırma ve İbraname Sorunu

Kasko sigortası kapsamında, Türk Ticaret Kanunu’nun 1401. maddesine aykırı şekilde, aracın onarılması nedeniyle oluşan değer kaybı için ödeme yapılmamaktadır. Bu durum, sigortalının poliçe başlangıcında sahip olduğu ekonomik menfaatin (örneğin 100 TL) onarım sonrası azalmasına, dolayısıyla ekonomik bir kayba uğramasına neden olmaktadır. Konuya ilişkin detaylı değerlendirmelerime aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:

Kasko Sigortası Kapsamında Neden Değer Kaybı Ödenmiyor?

Kasko sigortası kapsamında kaza yapan araç pert ayrıldığında (ağır hasarlı sayıldığında), Kasko Genel Şartların aşağıdaki maddesi gereği sigortalıya kazadan önceki rayiç değerin tazminat olarak ödenmesi zorunludur.

“B. 3.3.1.1. Sigorta şirketi aracı hasar tarihi itibariyle rayiç değerine kadar teminat altına almıştır. Sigorta tazminatının hesabında sigortalı menfaatlerin rizikonun gerçekleşmesi anındaki rayiç değerleri esas tutulur.

Rayiç değer için esas alınacak referansa veya rayiç değeri belirleme yöntemine poliçede yer verilir. Bu yönde bir referans belirlenmemişse veya bu belirleme somut değilse Hazine Müsteşarlığınca tespit edilecek kurallar çerçevesinde belirlenecek referans rayiç değerler esas alınır.”

Sigorta şirketleri, aracın rayiç bedelinden sovtaj (hasarlı) değeri çıkarıldığında geriye kalan tutar onarım maliyetinden düşükse, kasalarından daha az ödeme çıkacağı için aracı perte ayırmayı tercih etmektedir. Bu yaklaşım, aynı zamanda araç onarıldığında oluşacak değer kaybının önüne geçtiği için çoğu zaman sigortalıların da lehine bir uygulama olarak değerlendirilmektedir.

Nitekim uygulamada, kaza sonrası onarılan aracının değer kaybına uğradığını bilen çok sayıda sigortalı, aracının perte ayrılmasını talep etmektedir. Bu taleplerle ben de her yıl onlarca kez karşılaşıyorum.

Bu durumu bir örnekle açıklayalım:

Aracın kaza öncesi rayiç değeri: 100 TL

Hasarlı haldeki sovtaj (hurda) değeri: 50 TL

Onarım maliyeti: 60 TL

Bu senaryoda araç perte ayrılırsa, sigorta şirketi sigortalıya 100 TL ödeyecek; hasarlı aracı 50 TL’ye satarak şirketin cebinden fiilen yalnızca 50 TL çıkmış olacak, aksi halde 60 TL onarım bedeli ödeyecekti. Sigortalı ise aracın kaza öncesi tam değerini aldığı için ekonomik kayba uğramayacak. Böylece her iki taraf için de avantajlı bir sonuç ortaya çıkacaktır.

Bu kapsamda Yargıtay’ın, onarım bedelinin araç rayiç bedelinin %50’sini aşması halinde perte ayrılmasına yönelik kararlarının ve Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK) 2025/12 sayılı Genelgesi’nde yer alan; 11 parçadan oluşan bir hasarın ekspertiz raporuyla aracın ağır hasarlı sayılması ve onarım bedelinin rayiç bedelin %60’ını aşması durumunda pert kararı verilebileceğine yönündeki düzenlemesinin, sigortalıların aleyhine olduğunu düşünüyorum.

Sonuç olarak, rayiç bedelin tespitinde tarafların anlaşması esas olmakla birlikte, bu belirleme sürecinde kaçınılmaz olarak subjektif unsurlar devreye girmektedir. Özellikle aracının onarıldığında ciddi bir değer kaybına uğrayacak olması, taraflar arasında anlaşma sağlanamaması ve uzun yargı sürecine başvurulması halinde enflasyon karşısında sigortalının ekonomik kaybının artma riski ve en önemlisi, acil araç ihtiyacını karşılamak üzere nakit paraya ihtiyaç olması, sigortalıları pazarlık sürecinde zayıf taraf haline getirmektedir.

Bu koşullarda bazı sigorta şirketleri, kazadan önceki rayiç bedeli ödemek yerine, kaza sonrası piyasa değeri ya da onun biraz üzerindeki bir tutarı teklif edebilmektedir. Oysa bu yaklaşım, hem yürürlükteki mevzuata hem de sigorta sözleşmesinin temel amacına aykırıdır ve doğrudan sigortalının mağduriyetine yol açmaktadır.

Aşağıda buna dair somut bir örnek yer alıyor.

Bu örnekte, şirket, onarımı yapılan aracın kaza sonrası değer kaybını dikkate almayarak, eksik ödeme yapmayı teklif ediyor gözükmektedir. Oysa bu durum, vatandaş için ciddi bir mali kayba neden olmaktadır.

Bu örnekte avukat durumu biraz abartıyor olabilir; ancak varsayalım ki aracın kaza öncesi gerçek değeri gerçekten 1,5 milyon TL ve kaza sonrası onarım nedeniyle araç artık yalnızca 1,2 milyon TL’ye satılabilecek durumda olsun.

Sigorta şirketi, zayıf taraf olan sigortalıya kaza öncesi değeri olan 1,5 milyon TL yerine, doğrudan kaza sonrası rayiç değer olan 1,2 milyon TL’yi teklif etmektedir.

Muhtemelen bir miktar pazarlıkla bu tutar 1,3 milyon TL’ye kadar çıkarılacak ve sigortalı bu bedelle uzlaşmaya razı edilmeye çalışılacaktır.

Oysa kamu otoritesinin 17.07.1998 tarihli ve 46736 sayılı Genelgesi açıkça şöyle der:

Müsteşarlığımıza ulaşan şikâyetlerden, sigorta şirketlerinin sigortalılara veya lehdarlara sigorta sözleşmelerine dayalı olarak yaptıkları tazminat ödemelerinde tazminat ödemeden ibraname imzalattıkları veya ibraname imzalanmadığı gerekçesiyle tazminat ödemelerini geciktirdikleri anlaşılmaktadır. Bu nedenle, sigorta şirketlerinin sigortalıya veya lehdara ödeme yapmadan önce ibraname imzalatmaması ve ibraname imzalanmadığı gerekçesiyle de ödemelerin geciktirilmemesi gerekmektedir

Ancak ne yazık ki, bu Genelge ve aynı yönde birden fazla yayınlanan idari düzenlemelere ilişkin şimdiye kadar herhangi bir etkin denetim mekanizması işletilmemiştir. Hal böyle olunca, bu düzenlemelerin uygulamadaki etkisi neredeyse tamamen ortadan kalkmış, kağıt üzerinde kalmıştır.

Trafik sigortasında ise durum farklıdır; şöyle ki, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesi de şöyledir:

“Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren iki yıl içinde iptal edilebilir.”

Bu madde sayesinde trafik sigortalarında, ibraname alınmış olsa dahi yargı denetimi mümkündür. Ancak kasko sigortalarında benzer bir yasal dayanak bulunmadığından, rayiç değer farkı talepleri genellikle yargı tarafından reddedilmektedir. Yalnızca, ibranamede “fazlaya ilişkin haklarımı saklı tutuyorum” ibaresine yer verilirse, yargı bu tazminat taleplerini değerlendirmeye alabilmektedir.

Bunu bilen bazı şirketler, örnekte olduğu gibi bu ibarenin ibranamede yer alması halinde hiçbir ödeme yapmayacaklarını söyleyerek pazarlığın zayıf tarafı olan sigortalıyı razı etmeye çalışmaktadır.

Sonuç olarak, Sigortacılık Kanunu’na göre temel amacı sigortalıların hak ve menfaatlerini korumak ve sigortacılığın gelişimini sağlamak olan kamu otoritesinin, kontrol ve denetim reflekslerini güçlendirdiği bir dönemden geçiyoruz. Aynı zamanda enflasyonun yüksek seyrettiği bu süreçte, kasko sigortalarında sigortalılar aleyhine şekillenen uygulamaların adil ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması her zamankinden daha büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, mevcut uygulamaların mevzuata uygun şekilde yeniden düzenlenmesi ve etkin bir denetim mekanizmasının kurulması, hem sigortalıların korunması hem de sigortacılık sistemine olan güvenin güçlenmesi açısından yerinde ve gerekli bir adımdır.

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Trafik Kazalarında Dolaylı Zararlar

Son zamanlarda, DM üzerinden bana ulaşan kişilerden, “mahrumiyet bedeli”...

BES’te Tek Sözleşme mi, Birden Fazla Sözleşme mi Yapılmalı?

Güncelleme Tarihi: 11.05.2025 Bireysel Emeklilik Sistemi'ne (BES) katılırken, tüm birikimini...

Hayat Sigortaları Rehberi – 2

Vefat Teminat Vefat Teminatı + Yaşam Teminat Vefat Teminatı + Birikim...

Kasko Sigortasında Tam/Ağır Hasarlı Araç İşlemlerine İlişkin Genelge

Bilindiği üzere, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme...

BES’te Getiri Performansını Artırmak İçin Yeni Yaklaşımlar

Bireysel Emeklilik Sistemi'nde (BES) yaşanan sorunları daha iyi anlayabilmek...

Trafik Kazalarında Dolaylı Zararlar

Son zamanlarda, DM üzerinden bana ulaşan kişilerden, “mahrumiyet bedeli”...

BES’te Tek Sözleşme mi, Birden Fazla Sözleşme mi Yapılmalı?

Güncelleme Tarihi: 11.05.2025 Bireysel Emeklilik Sistemi'ne (BES) katılırken, tüm birikimini...

Hayat Sigortaları Rehberi – 2

Vefat Teminat Vefat Teminatı + Yaşam Teminat Vefat Teminatı + Birikim...

Kasko Sigortasında Tam/Ağır Hasarlı Araç İşlemlerine İlişkin Genelge

Bilindiği üzere, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme...

BES’te Getiri Performansını Artırmak İçin Yeni Yaklaşımlar

Bireysel Emeklilik Sistemi'nde (BES) yaşanan sorunları daha iyi anlayabilmek...

Bireysel Emeklilik Sistemine Eleştirel Bir Bakış: Sorunlar ve Çözümler

Güncelleme Tarihi: 10.05.2025 Emeklilikte Sözleşme Bazında Ayrılma Hakkı Geçmişte BES’ten ayrılmak,...

Aktüerlere Verilen İdari Ceza ve Yürütmenin Durdurulması Kararları!

SEDDK, yakın bir zamanda rezerv hesaplamalarında ciddi hatalar tespit...

Sigorta Sektörünün Finansal Durumu – 1

Gri Sigorta, Mellce Sigorta (yönetimi eski sahiplerine iade edildi)...

İlgili Makaleler

0
Would love your thoughts, please comment.x