Güncelleme Tarihi:19.02.2025
Trafik kazalarında, zarar veren kişi, zarar görenin tüm doğrudan (aracın tamir edilmesi, değer kaybı, sakatlık ve vefat tazminatları) ve dolaylı zararlarından (tamir nedeniyle araçsız kalınan dönemde yapılan ulaşım giderleri vs) sorumludur. Ancak, trafik sigortası yalnızca doğrudan zararları karşılamakta olup, dolaylı zararları ise karşılamamaktadır.
Bu durumda, kasko sigortası kapsamında zarar görenin doğrudan zararlarına ilişkin ödenen tazminatlar, kusur oranı nispetince kazada kusurlu olan tarafın trafik sigortacısından rücu yoluyla talep edilir. Ancak, trafik sigortası teminatları belirli limitlerle sınırlıdır. Eğer zarar, trafik sigortası limitlerini aşarsa:
- İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası (İMM) varsa, aşan kısım ilgili sigorta şirketinden talep edilir.
- İMM sigortası yoksa, limiti aşan zarar doğrudan zarar verenden rücu yoluyla tahsil edilir.
Zarar görenler dolaylı zararlarını ise zarar verenlerden doğrudan veya mahkeme yoluyla talep edebilmektedir.
Bir sigorta şirketinin, kasko sigortası kapsamında ödediği asistans hizmet bedelleri (ikame araç hizmeti gibi zarar görenin dolaylı zararları) için kusur oranında karşı taraftan ilamsız takip yoluyla tahsilat yapması, hukuki açıdan tartışmalı bir durum yaratmıştır.
Önce yazıyla talep etmeden ilamsız icra takip uygulaması, sigortacılığa duyulan güveni zedeleyici nitelikte olduğunu düşünmekteyim.
Konunun hukuki açıdan değerlendirirsek:
Destek Sigortası ile İlgili Belirsizlikler
• Destek sigortası ruhsatı, bildiğim kadarıyla tüm sigorta şirketlerine verilmiş olmasına rağmen, çok az şirketin bu branşta üretim kaydı bulunmaktadır. Sigortacılık Kanunu’na göre, ruhsatın verildiği tarihten itibaren bir yıl içinde veya SEDDK’nın uygun gördüğü durumlar haricinde, kesintisiz altı ay boyunca sigorta veya reasürans sözleşmesi yapılmaması halinde ruhsatın iptal edilmesi öngörülmüştür. Ancak şu ana kadar destek ruhsatı iptal edilen şirket bildiğimiz kadarıyla yok.
• Destek sigortası için henüz Genel Şartlar bulunmamaktadır. Sadece Seyahat Araç Destek Sigortası Genel Şartları mevcuttur. Dolayısıyla destek branşı altında hangi teminatların sunulabileceği konusunda net bir çerçeve çizilmemiştir.
• Sigortacılık Destek Hizmetleri Yönetmeliği, sigorta şirketlerinin asistans hizmetleri de dahil olmak üzere dışarıdan aldıkları birçok hizmeti kapsamına almaktadır. Ancak bu hizmetlerden bazıları destek sigortası kapsamına alınması mümkün değildir. Dolayısıyla bu Yönetmeliği destek branşı ile irtibatlandırmak yanlış olur.
• Muhasebe kayıtlarında destek branşı altında yazılmayan hiçbir gelir veya gider, hukuken destek sigortası kapsamında değerlendirilemez ve hukuken delil olarak kabul edilemez.
Kasko Sigortasında Genel Şartı Olmayan Ek Teminatlar
Mevzuata göre kasko poliçesi kapsamında verilen ve Genel Şartı bulunmayan tüm ek teminatlarda kasko genel şartları esas alınır.
Buradaki temel sorun, kasko sigortası kapsamında sunulan asistans hizmetlerinin, destek sigortası teminatı olup olmadığının belirsiz olmasıdır. Eğer bu hizmetler destek sigortası teminatı sayılırsa, Genel Şartları bulunmadığı için kasko genel şartları çerçevesinde ele alınması gerekecektir.
Bu durumda, Türk Ticaret Kanunu (TTK) kapsamında asistans bedelleri bir sigorta unsuru kabul edilmiş olacağı için halefiyet hakkı kapsamında sigorta şirketinin zarar verenden rücu yoluyla tahsilat yapması mümkündür.
Kanaatimce, ikame araç hizmeti destek sigortası kabul edilmesi ve sigorta şirketleri hasar dosya bazında hizmet satın alması şeklinde karşılanıp fatura edilmesi halinde bu bedeller zarar verenden fahiş olmamak kaydıyla talep edebilir. Aynı şekilde Kasko Genel Şartlarına göre ödenen kısmi hasarlarda en yakın servise kadar olan çekici ve nakil masrafları hasar dosya bazında hizmet satın alması şeklinde karşılanıp fatura edilmesi halinde bu bedeller fahiş olmamak kaydıyla zarar verenden talep edebilir. Ancak, sigorta şirketleri bu hizmetleri almak için asistans firmalarına poliçe bazında ücret (prim) ödüyorsa, yani risk transfer (normalde meri mevzuata aykırı) ediyorsa, bu ücreti teknik ve hukuki açıdan rücu edilmesi mümkün gözükmemektedir.
Fahiş rakamdan kasıt, bir aracın hasar durumuna göre tamir için gereken ortalama süreye denk gelen ikame bedelinin talep edilmesidir. Ancak, ekspertiz süreçlerindeki gecikmeler veya sigorta şirketinin doğrudan parça tedarik sistemindeki aksaklıklar gibi sigortadan kaynaklanan ek süreler için ikame bedeli talep edilemez.
Ayrıca, piyasa koşullarını aşmamak kaydıyla, sigorta şirketinin gerçekte ilgili araç cinsi bazında günlük ödediği kiralama bedeli (örn. 1.000 TL) esas alınmalıdır. Örneğin, normalde 5 günde tamamlanabilecek bir tamirin, ekspertiz atanmasının beklenmesi, ekspertiz ve raporlama süreci ile parça tedarikindeki gecikmeler nedeniyle 15 güne uzaması durumunda, yalnızca 5 gün için günlük kiralama bedeli (örn. 5*1.000 TL= 5.000 TL) talep edilmelidir.
Borçlar Kanunu Kapsamında Rücu Edilebilir mi?
TTK kapsamında değil de, Borçlar Kanunu’ndaki haksız fiil hükümlerine göre tahsilat yapılabilir mi? Evet, mümkündür. Bu kapsamda ikame araç bedeli gibi dolaylı zararlar hasar dosyası bazında hizmet satın alması yapılması ve faturalandırılması halinde zarar verenden talep edilebilir.
Sonuç
Kasko sigortası kapsamında verilen asistans hizmetlerinin hukuki statüsünün netleştirilmesi için destek sigortasının Genel Şartlarının oluşturulması ve ödenen söz konusu bedellerin tahsilatlarına ilişkin bir düzenleme yapılması uygun olacaktır.