Trafik Sigortalarında Değişiklikler!
Başta yabancı sigorta şirketleri olmak üzere sigorta sektörünün trafik sigortalarında sürekli değişen mevzuat, tavan fiyat, trafik sigortası havuzu, beklenilmeyen yüksek maliyetler, düşük mali getiriler ve yargı kararları yüzünden epeydir huzursuz olduğu bilinmektedir.
SEDDK yönetimi de trafik sigortaları konusunda yeni düzenlemelerin en kısa zamanda kamuoyu ile paylaşacağını belirtmektedir. Ancak yayınlanacak olan taslak mı düzenlemenin kendisi mi belirsiz. Beklentim ise, bu konuda geniş katılımlı bir çalıştay yapılması veya en azından görüş toplanması için taslağın SEDDK sitesinde kamuoyuna duyurulmasıdır.
Ben işi sağlam almak adına bir kaç konuda görüşlerimi kısaca yazdım.
1-Kalıcı çözüm için toplamda maliyet artırıcı ve kaliteli sigortacılığı yapılmasını engelleyici trafik sigortası havuzunun ve tavan fiyat uygulamasının kaldırılması gerekmektedir. Sadece çok riskli oto grupları (taksi vs) için havuzun devam etmesi ve bu konuda Türkiye Sigorta AŞ ve Türk Reasürans AŞ’nin görevlendirilmesi düşünülebilir.
2- İlk önce Danıştay kararı ile daha sonra Karayolları Trafik Kanunuyla trafik sigortasında orijinal parça ile onarım yapılması zorunluluğunun getirilmesi, ülke kaynaklarının ithalat yoluyla yurtdışına aktarılmasına neden olduğu, fiyat rekabetini ve yerli parça üreticilerinin gelişmesini önlediği gerekçesi ile özellikle siyasetçiler tarafından eleştirilmektedir. Ayrıca ekonomik ömürlerini doldurmuş araçlara bile orijinal takılması tüketicinin sebepsiz zenginleşmesine neden olduğu içinde eleştirilmektedir.
Sigortacılık hukuku açısında ise “gerçek zararın” ödenmesi için kaza yapan araç trafikte kaldığı yıl esas alınarak aynı yaştaki hurda araçlardan üretilen aynı oksitlenme düzeyindeki çıkma parçanın takılması veya gerçek eşdeğer (sertifikasyonlu) parçanın takılması gerekmektedir. Ancak TSE’nin parça sertifikasyonu konusunda teknik başta olmak üzere çeşitli gerekçelerle yanaşmaması yeterli eşdeğer parça üretimini engellemektedir. Diğer taraftan, çıkma parça konusunda da bir mevzuat bulunmamaktadır.
Daha ekonomik olan “yan sanayi parça”nın kullanılması halinde ise araçta oluşturacağı değer kaybı ile birlikte bir sonraki kazada daha büyük hasarlara ve daha çok ölüm ve sakatlığa neden olabileceği için bir önceki SEDDK yönetimi tarafından tercih edilmemişti. Nitekim Avrupa ülkelerinde sırf bu nedenlerden dolayı sertifikasyonsuz parça kullanılması yasaktır.
Özetle, sertifikasyon konusu çözülmeden bu konuda kalıcı bir çözüm üretmek çok zor.
3-Araç üzerinde ekspertiz yapılması imkanı verilmemesi konusunda geçen sene Karayolları Trafik Kanununda değişiklik yapılırken büyük bir fırsat kaçırıldı ve bir hüküm ilave edilmedi. Ancak Danıştay’ın aksi bir tavrı olmayacağı düşüncesiyle Genel Şartlarda buna ilişkin bir hüküm konulması da çözüm olabileceğini düşünüyorum.
SONUÇ
Kalıcı çözümün çıkma ve eşdeğer parça alandaki çalışmaya bağlı olduğunu, diğer çözümlerden yan sanayi parça kullanımının tüketici açısından haksızlık (daha sonraki kazalarda daha büyük maddi ve bedeni zarara neden) olacağından yargıya takılacağını, orijinal kullanımın hem sektör açısından hem de ülke ekonomisi açısından çok maliyetli olduğunu ve çoğu durumda tüketicinin sebepsiz zenginleşmesine neden olduğunu düşünmekteyim. Şu an için TSE mevzusu nedeniyle olayın kitlendiğini, ancak bunun ötesinde serbest piyasa koşullarının yeniden sağlanması sonucu şirketlerin ödeyeceği tazminata (orijinal veya eşdeğer parçaya) göre fiyatlama yapabilmesi (tüketiciye yansıtması) durumunda aslında bu tartışmanın azalacağını da düşünüyorum.
Yedek parça kısmı çok önemli hasarın şiddetinin azalmasına ve çoğalmasına etken olacak yedek parçalar gerçekten de var ama hiç etki etmeyecek yedek parçada eşdeğer parçalarda var .örneğin radyatörün eşdeğer takılmasının nasıl bir ölümcül etkisi olabilir bu ve buna benzer hasar maliyetlerini yüzde 40 üzeri parça bulunduğunu ifade etmek mümkün buda hasarın %80 orta ve lücük hasar olduğu düşünüldüğünde ciddi bir tasaaruf sağlayacaktır. Bu parçayı üreten firmalar neden ve nasıl bu parçaları üretiyor hangi ülkelere gönderiyor ama biz neden trafik sigortasında kullanamıyoruz bence başka sebep var gibi duruyor 😊
Malesef ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik kriz, ahlaksızlığın artması, maneviyatın azalması ve simsar tabir edilen aracı şirketlerin artması yüzünden adeta şirketlerin iliklerine kadar sömuruldugu bir ortamda ve trafik sigortasında bulunan teminatların her geçen gün artması yüzünden şirketler elini taşın altına koymaz.
Ben bir şirket genel müdürüne trafik sigortası poliçesi kesmedigi için serzenişte bulundum, devletin sirketi kesmiyor bana ne kiziyon dedi. Düşündüm adam haklı.
Bedeni hasar devletin şirketinin bile gözünü korkutmus ki poliçe kesmiyor. Kazaya ve kadare inanmak bizim imanimizin şartlarından biri o halde bedeni hasarlarin azaltılması gerektiğini düşünüyorum. Diğer türlu teminatlar arttıkça trafik sigortası düşmez, gariban halkta maaşının birini trafik sigortasına verip kara kara dusunur.