Sigorta Tahkim, çoğunlukla Yargıtay kararlarını (AYM, Yargıtay ve Danıştay kararlarını) esas alarak kararlar oluşturmaktadır, Yargıtay kararlarını esas alınmayan hakem kararları (KDV, vekalet ücreti vs) ise büyük oranda sigorta şirketlerinin lehinedir. Diğer taraftan, Tahkime gelen dosyaların %90 ise, sigorta şirketlerinin trafik sigortalarında yargı kararlarına uymayan uygulamalarına dayalıdır. Burada Yargı kararlarının doğru mu yanlış mı tartışmasından bağımsız olarak, Yargı kararlarını uygulayan Tahkime karşı sigorta sektöründe son zamanlarda yükselen eleştirileri pek anlamlı bulmuyorum. Günümüzdeki yüksek enflasyonun varlığı da düşünüldüğünde, uyuşmazlıkların hızlı çözülmesinin (mahkeme yoluyla yıllar sonra gelen çözümün tüketici açısından yaratacağı ekonomik kayıplar dikkate alındığında) sigortacılığa güveni artıracağı da muhakkaktır.
Tahkimin daha sağlıklı hale gelmesi için;
-SBM sisteminin en azında dosya bazında bilirkişilere açılması,
-Kararlara önemli ölçüde etkisi olan bilirkişilerin seçim kriterlerinin yükseltilmesi ve random atama sisteminin revize edilmesi,
-Davacı/davalı vekilliği yapanların hakemlik yapmasının önlenmesi,
-Hakemlik Etik İlkelerinin getirilmesi,
-Hakemlere hakimlik güvencesi veya ona yakın bir güvence getirilmesi
-İtiraz hakemi sadece şartları (10 yıl görev yapma vs) taşıyan uyuşmazlık hakemlerinden seçilmesi
sağlanmalıdır.
Esas çözümün ise, çok aşırı yüksek olan davaya gitme oranının düşürülmesidir. Bunun için güçlü düzenlemelere ve güçlü şirketlere ihtiyaç var. Bu kapsamda:
1.Sigortacılık yasal düzenlemelerin tek çatıda altında toplanmasını ve daha iyi kaleme alınmasını,
2.Trafik sigortalarında havuz uygulamasının kaldırılmasını veya kapsamının daraltılmasını, serbest tarifeye geçilmesini,
3.Sigorta sektörüne girişlerde sermayedarların “mali güç ve itibar” kriterlerinin yükseltilmesini,
4.TFRS 17 ve Solvency 2 geçilmesini,
5.Mali güçsüzlük içinde olan şirketlerin satılmasının veya birleşmesinin teşvik edilmesini, (bu konuda SEDDK son zamanlarda çok uğraş veriyor)
6.Mali tabloların güvenilirliğinin artırılmasını
7.Kamu otoritesi tarafından şirketlerin tazminat red politikalarının sıkı şekilde izlenmesini ve denetlenmesini (böylelikle finansman sıkıntısına düşmüş şirketlerin uzun yargılama sürecinin sağlamış olacağı zamandan faydalanmak için ödenmesi gereken tazminat taleplerini red etmesinin önüne geçilmesini)
öneriyorum.
Yargıtay kararlarına uyması beklenen hakemlerin hukukçu olma şartı da getirilmeli!
Sorunun temel kaynağı avukatlık, takipçilik-çantacılık, bilirkişilik, hakemlik lobileri olduğuna da değinebilirdiniz
Merhaba.
1) Bence hukukçu olmaları şart değil, sigortacı olmaları yeterlidir. Yeni hakemlere girişte HMK mevzuatı ve Yargıtay içtihatlarına ilişkin eğitim verilmektedir.
2) Takipçilik vs dünyanın her yerinde var. ABD da ameliyat olduğunuzda gözünüzü açtığınızda ilk bir avukat görürsünüz ve “ameliyattan memnun değilseniz dava açalım” lafını duyarsınız. Bununla mücadele şekli, sağlam ve güçlü mevzuattan geçer.
3) Hakem – avukat ilişkisinin sonlandırılması gerektiğini zaten belirttim.
4) Bilirkişi konusunda çözüm önerdim.
5) Hakemler için Etik İlkeler getirilmesi yeterlidir.