Hayat Sigortalarındaki Sorunlar
Kanaatimce, geçmişten bu güne kadar sigortacılığın en kötü uygulaması birikimli hayat sigortalarıdır ve bu durum özellikle geçmişte sigortacılığa olan güveni çok olumsuz etkilemiştir. 1997 yılından yazdığım basit rapordan bu güne kadar bu konuda bir çok kitap bölümü ve yazı yazmakla birlikte maalesef sınırlı bir etkimiz olmuştur. Ama Allah’tan bu ürünün sigortacılıktaki payı gün geçtikçe azalmaktadır.
1) Anapara üzerinden stopaj kesilmektedir.
Bazı sigorta şirketlerinin dövizli birikimli hayat sigortalarında erken ayrılma (iştira) tutarını hesaplarken, döviz cinsindeki ana paralarının ilk kura göre değeri (kayıt değeri) ile çıkış kuruna göre değeri arasındaki hesaplanan kur farkı üzerinden de stopaj uygulamaktadır. Diğer taraftan aynı şirketler sözleşme sonuna (vade gelimine) kadar bekleyen sigortalılarına aynı uygulamayı yapmamakta ve sadece döviz getirileri üzerinden stopaj uygulamaktadır. Bazı şirketler ise hem erken ayrılmalarda hem de vade gelimlerde sadece getiri üzerinden stopaj uygulamaktadır.
Şirketler arasındaki bu farklı uygulamalarının nedeni izaha muhtaçtır.
Söz konusu poliçelerde alınan birikim primi, aslında BES’teki katılım tutarı gibi yatırım tutarıdır. Sigorta şirketleri sözleşmede belirlenen para cinsine göre primi tahsil eder ve normalde sigortalıya asgari getiri taahhüdü (teknik faizi) gereği döviz üzerinden yatırım yapar. Bu kapsamda, yatırım tutarının ana parası üzerinden stopaj kesilmesi doğru olmadığı açıktır. Bu sorun dövizli prim geri ödemeli (hayatta kalma) hayat sigortalarında da bulunmaktadır.
2) Yatırım getirileri genellikle diğer yatırım enstrümanların getirileri altında kalmaktadır.
Söz konusu sigortalarda sigortalının BES teki gibi yatırım türünü seçme hakkı bulunmamaktadır. Başka bir deyişle Teknik Karşılıklar ve Bu Karşılıkların Yatırılacağı Varlıklara İlişkin Yönetmelikte belirlenen aktif varlıklar (getirisi olmayan araçlar da bulunmakta) içinde yine bu Yönetmelikte belirlenen sınırlamaları dikkate almak kaydıyla sigorta şirketleri sigortalılardan aldıkları paraları istedikleri şekilde yatırıma sevk etmektedir. Ancak sigorta şirketlerinin sigorta şirketi taahhüt ettiği getiriyi (çoğunlukla ülkemizdeki enflasyonun çok altında) sağlamak zorundadır. Bir önceki Yönetmelikte enflasyon üzerinde getiri şartı bulunmakta iken son Yönetmelikte bu şart ta kaldırılmıştır. Kanaatimce getirinin enflasyon oranı altında kalmama şartının kaldırılmasının nedeni izaha muhtaçtır.
Kamu otoritesinin yatırım performans denetimleri de yeterince yapılmamaktadır.
3) Yatırımlar gerçeğe uygun değeri (piyasa değeri) ile ölçülmemektedir.
Yatırım tutarları gerçeğe uygun değeri yerine, hukuka ve uluslararası muhasebe standartlarına aykırı bir şekilde, iç verim oranına göre belirlenen tutar üzerinden ölçülmektedir. Vade geliminde ve erken ayrılmalarda bu şekilde belirlenen tutar ödenmektedir. Kamu otoritesinin çoğunlukla sigortalıların aleyhine olan bu hususa müdahalesi bulunmamaktadır, bilakis bazı düzenlemeleri ile bu duruma meşruluk kazandırılmıştır.
4) Kanunsuz erken ayrılma kesintisi uygulanmaktadır.
Diğer kanayan yaramız, TTK nın 1501 nci maddesinde erken ayrılma kesintisi bulunmamakla birlikte Hayat Grubu Sigortaları Yönetmeliğinde getirilen erken ayrılma kesintisidir. Oysa vergi ve cezalar ancak ve ancak Kanunla getirilebilir. Daha önce ana paradan da söz konusu kesinti yapılırken, SEDDK 29.12.2021 tarihinde söz konusu Yönetmelikte yaptığı değişiklikle getiri (kar payı) üzerinden söz konusu kesintinin uygulanmasını öngörmüştür. Üstelik ülkemizde sigorta bilincinin düşüklüğü dikkate alındığında poliçe üzerinde 14 punto ile yazılmak kaydıyla istenilen oranda kesinti yapılabilmektedir.
“d) Sigortadan ayrılma süresinin tamamlanmasını müteakip sonlandırılan sözleşmelerde ayrılma tarihine kadar ödenmiş birikim primleri toplamına erken ayrılma kesintisi uygulanamaz. Erken ayrılma durumunda, yalnızca birikim primlerine ilişkin kar payı toplamının, ilgili mevzuat kapsamında hesaplanacak vergi kesintileri yapıldıktan sonra kalan tutarının belli bir oranı şeklinde erken ayrılma kesintisi uygulayabilir. Bu fıkra kapsamında sonlandırılan sözleşmelerde ayrılma tarihine kadar ödenmiş birikim primleri ile bunlara ilişkin kâr payının toplamı, toplam kar payı tutarından ilgili vergiler düşüldükten sonra kalan kar payı tutarı üzerinden şirket tarafından belirlenmiş oranda yapılacak kesinti sonrası sigorta ettirene iade edilir. Söz konusu kesinti oranı bilgilendirme formunun ve poliçenin ilk sayfasında en az 14’lük puntolarla yazılır.”
Özetle, sigortalının yatırım türünü müdahale edemediği, buna karşın getirilerinin enflasyon altında kaldığında yaptırımın ve kamu müdahalesinin olmadığı, yatırımların gerçeğe uygun değeri ile ölçülmediği ve özellikle enflasyonlu dönemlerinde yatırım getiri oranı taahhüdünün çok düşük kaldığı bir durumda bile, bazı sigorta şirketleri sigortalı erken ayrıldığında hem erken ayrılma kesintisi hem de ana para üzerinden stopaj kesintisi ile sigortalarını ağır şekilde cezalandırabiliyor.
Not: Diğer hayat sigortalarına ilişkin yazılarımı da okuyun.
Hocam çok güzel bir yazı, teşekkürler.
Benim merak ettiğim bir konu da, son güncel verilerde küresel çapta hayat sigortalarının %3,1 düşme sebebi. Bunun sebepleri ne olabilir hocam, ilgili kaynak var mıdır araştırabileceğimiz?
Kolaylıklar dilerim.
Saygılar,
Merhaba.
BES gelişmesi için birikimli hayat sigortalarında vergi avantajı düşürüldü. Bunun dışında hayat sigortaların büyük kısmı krediye dayalı yapılan hayat sigortalarıdır. Kredi imkanları aldığı için hayat sigortaları da düşmektedir.